gizlisvas4
![]() 1970'lerde kontrgerillanın bilinen en kötü üne sahip üyesi ise Bozkurtçu Abdullah Çatlı' dır. 4. VE SON BÖLÜM Sokak çeteleri vahşetinden mezun olan Çatlı, doğrudan Özel Harp Dairesi emrinde faaliyet gösteren kontrgerillanın üyesi olarak Bozkurtlar'ın acımasız tatbikçilerinden biriydi. 1971 askeri darbesinin ardından Çatlı hızla emir komuta zincirinin üst basamaklarına tırmandı ve 1978'de ikinci adam haline geldi. Aynı yıl, polis"Çatlı'nın yedi solcu öğrencinin öldürülmesiyle bağlantılı olduğunu ortaya çıkarması üzerine yeraltına çekilmek zorunda kaldı. Çatlı diğer sağcı teröristlerin de yardımıyla İtalyan sağ kanat terörist Stefano Delle Chiaie'yle irtibata geçti ve ikili birlikte Latin Amerika ve Birleşik Devletler'i gezdi.57* Türkiye ve yurt dışındaki terör operasyonlarında ciddi roller üstlenen Çatlı,Türk elit kesmi içinde mükemmel bağlantılara sahipti. 3 Kasım 1996' da Türk devletinin üst düzey yöneticile birlikte yolculuk ederken Susurluk yakınlarında geçirdip trafik kazası sonucu öldü.58* Korkulan bir başka Bozkurt mensubu da Haluk Kırcı'ydı. Kırcı, grup içinde, 1970'lerde binlerce kişiyi katleden Uganda diktatörüne atfen "İdi Amin" lakabıyla biliniyordu. 20 yaşında Ankara Üniversitesi'nde öğrencilik yaptığı sıralarda bile Alpaslan Türkeş'in antikomünist pantürkist ideolojisinin sadık takipçilerinden biri olan Kırcı, 8 Ekim 1978'de Türkiye İşçi Partisi (TİP) üyesi yedi öğrencinin öldürüldüğü Bahçeliev ler Katliamını gerçekleştirenlerden biriydi. Toplu katliam suçuyla uluslararası düzeyde arananlar listesinde bulunan Kırcı daha sonra pişmanlık yasasından yararlanmak amacıyla verdiği ifadede katliamı şöyle anlatacaktı: "Eve girdiğimizde içeride beş kişi vardı. .. Sonradan iki kişi daha geldi ... Bunları alıp arabaya götürdük ... Arabayı durdurup ikisini dışarı çıkardık, yol kenarındaki tarlanın içine götürüp yüzükoyun yere yatırdık. Her ikisinin de kafasına üç kurşun Sık..... Sonra eve geri döndüm. Diğer beş kişi baygın vaziyette yerde yatıyordu ... Önce bir tanesini telle böğarak öldürmeyi denedim,ama işe yaramadı. Sonra yüzüne havlu bastırarak öldürdüm .... Diğer dördünün üzerine silahımı boşalttım.59* Ülkücü lider Çatlı'nın arabası 1996'da Susurluk'ta kaza geçirdiği esnada Kırcı, yandaki bir grup korumayla birlikte Çatlı'nın Mercedes'ini takip ediyordu. Çatlı'nın Mercedesde sıkıştığım gören Kırcı panikleyerek Ülkücü hareketin tüm önde gelen isimlerine telefon açmış ve yardım istemişti.Şef ağır yaralı. Ölüyor." Boşuna. Çatlı öldü ve Kırcı Bozkurt1ar' ın liderliğini aldı. 60* Bozkurtlar'ın ve kontrgerillanın en az Çatlı kadar ünlü bir başka üyesi de arkadaşı Mehmet Ali Ağca'ydı. 13 Mayıs 1981'de San Peter's Meydanı'nda Papa II. Jean Paul'e suikast girişiminde bulunan Ağca, böylelikle dünya çapında bir üne sahip oldu. Saldında ağır yaralanan Papa hayatta kalmayı başardı. 1970'lerin ikinci yarısındaki öğrencilik yılları ' boyunca iyi bilinen faşist militanlar arasında sayılan Ağca en hafif şiddet eylemlerinden birinin, bir yurt baskını sırasında iki öğrenciyi ayaklarından vurması olduğu belirtiliyor. Teröist çevrelerde, solcuların defalarca kendisini öldürmeye çalıştığı, ancak başaramadığı kulaktan kulağa dolaşan efsaneler arasındaydı. Ağca, Çatlı'yla birlikte 1 Şubat 1979'da Türkiye'nin en saygıdeğer yazı işleri müdürü Abdi İpekçi'ye düzenlenen suikastte yer aldı. İpekçi, Türk sağının terör bağlantıları ve bu teröre yönelik CIA desteğiyle ilgili ciddi araştımalar üzerine odaklanmıştı. Kendisinin CIA istasyon şefi Paul Henzo'yu şiddeti durdurmaya çağırdığı da ifade ediliyordu. İpekçi, devletin en karanlık sırlarını ve vahşetin asıl kaynağını açıklarken hayatını riske atan Türk gazetecilerden biriydi. Bu cesur gazetecilerden biri de Uğur Mumcu'ydu. Mumcu'ya Ziverbey Köşkü'ndeki işkence seansları sırasında şu bilgi veriliyordu: "Biz kontrgerillayız. Bu devletin Cumhurbaşkanı bile bize dokunamaz." Uğur Mumcu, Cumhuriyet gazetesindeki köşesinde kontrgerilla ile ilgili bilgileri açığa çıkartmaya devam etti; 1993'te arabasına konulan bir bombayla katledilene kadar61* İpekçi suikastinin ardından Ağca tutklanarak suçunu derhal kabul etti. Ancak mahkemede "olayın gerçek sorumlularının" isimlerini vereceği tehdidini savurarak gerekli yerlere gerekli sinyalleri gönderdi. Ertesi gün bir grup ülkücü Ağca'nın bulunduğu yüksek güvenlikli cezaevinin sekiz kontrol noktasını da geçerek, ünlü teröristi kaçırdı. Çatlı 1985 yılı Eylül ayında Roma'da verdiği ifadede Ağca'ya sahte pasaport sağladığını ve Papa suikastinde kullanılan silahı bizzat kendisinin verdiğini açıkladı. Eğer Papa suikasti ertesinde Bozkurtlar'la ilgili ciddi bir soruşturma yürütülmüş olsaydı, Türk gölge ordusu kontrgerilla kesinkes açığa çıkacaktı. Ancak CIA Bozkurtlar'ın KGB tarafından kullanıldığını iddia ederek dikkatleri başka yöne çekince bu gerçekleşmedi.62* Uzun süredir Türk gölge ordusu kontrgerillayla ilgili ciddi kaygılar taşıyan Ecevit, 1977' de yeniden başbakan seçildikten sonra, dönemin yeni Genelkurmay Başkanı Kenan Evren' e giderek Özel Harp Dairesi ile ilgili edindiği bilgileri ve bu dairenin sivil uzantısı ve gizli silah depoları hakkındaki kuşkularını paylaşmıştı. Ardından Evren'e, "Özel Harp Dairesi'nin demokratik hukuk devleti kurallarına ve açık rejime uygun biçimde çalışır duruma getirilmesi ve çalışmalarının asli işleviyle sınırlandırılması konusundaki" isteklerini bildiren Ecevit, "Sayın Evren kaygılarımı paylaştığını söyledi ve isteklerimi yerine getireceği sözü verdi. Daha sonra her sorduğumda da, isteklerimin gereklerini yapmakta olduğuna dair bana güvence verdi" diye anlatıyordu görüşmelerini. Ecevit bu görüşmenin ardından kamuoyuna, "Türk Silahlı Kuvvetleri'ne saygı göstermeli ve politika dışında kalma istekleri konusunda onlara yardımcı olmalıyız" açıklamasında bulunacaktı.63* Orgeneral Kenan Evren orduyu politika dışında tutmak bir yana, 12 Eylül 1980'de yeni bir askeri darbe gerçekleştirerek bizzat hükümetin başına geçecekti. Bu arada NATO'nun Türkiye'deki Müttefik Seyyar Kuvvetleri, Anviel Ekspress manevralarını gerçekleştirdi.64* Evren anılarını topladığı kitapta daha sonraları, darbe öncesi başbakanlık koltuğunu bir kez daha Ecevit'ten devralmış olanSüleyman Demirel'le 5 Mayıs 1980 günü yaptığı görüşmeyi şöyle aktarıyordu: "(Demirel) Özel Harp Dairesi 'ndeki personeli teröristlerle mücadelede kullanmamızı ve onlarla çete savaşı yapmak suretiyle öldürülmelerini, vaktiyle de bu teşkilatın böyle kullanıldığını söyledi. (1971 Sıkıyönetim dönemindeki Kızıldere olaylarında kullanılan personeli kastediyor du). Bu hal tarzına şiddetle karşı çıktım. Büyük emeklerle kurulan bu teşkilatın görevinin bu olmadığını, vaktiyle yanlış kullanıldığını, ben Genelkurmay Başkanı olduktan sonra Özel Harp Teşkilatını esas görevine yönelttiğimi, tekrar kontrgerilla söylentilerinin ortaya atılmasına müsade edemeyeceğimi söyledim .. (Kenan evren,Anılar sf 431.Çevirmen tarafından yazarın bilgisi dahilinde eklenmştir.) 1990'da Hürriyet gazetesinde yayımlanan bir röpartajında bu görüşmeden bahseden Evren, ayrıca şu eklemede bulunuyordu: "Kanaatim o ki, Genelkurmay Başkanlığım sırasında, bu teşkilat görevi dışında kullanılmadı. Ama belki, bana intikal ettirilmeden, bazı yerlerde gayrı resmi olarak teşkilattan bazı kişiler bu işe bulaşmış olabilir. Bunu bilemem. (Hürriyet,26 Kasım 1990.Çevirmen tarafından yazarın bilgisi dahilinde eklenmiştir.) Ancak aşırı sağcı bir militan yargılaması sırasında1970'lerdeki terör olaylarının ve katliamların Evren ve ordunun sağ kanadını iktidara getirmek için düzenlendiğini iddia ediyordu: "Katliamlar MİT tarafından yapılan provakasyonlardı. MİT ve CIA tarafından gerçekleştirilen provakasyonlarla 12 Eylül darbesine zemin oluşturuluyordu.65* Daha sonraları Orgeneral Evren'in, darbe sırasında Özel Harp Dairesi'ne başkanlık ettiği ve gizli kontrgerilla ordusuna komuta ettiği ortaya çıktı. Orgeneral Evren kendisini Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ilan edip savaş elbiselerini takım elbise ve kravatla değiştirdikten sonra, tüm terörist saldırılar anında sona erdi.66* Türkiye'deki darbe başlatıldığı sırada ABD Başkanı Carter operadaydı. Haberi aldığında, CIA'nın Türkiye istasyon şefliğinden henüz bir kaç ay önce ayrılıp Washington'a dönen ve CIA Türkiye masasında Carter'ın güvenlik danışmanlığını yapmaya başlayan Paul Henze'yi aradı. Carter telefonda Henze'ye zaten bildiği bir bilgiyi nakletti."Senin adamlar az önce bir darbe yaptı.67* Başkan haklıydı. Paul Hanze,CIA' deki arkadaşlarına darbeden bir gün sonra muzaffer bir edayla şöyle diyecekti: "Bizim çocuklar başardı!"68* Kontrgerilla uzmanı Çelik'e göre Henze "12 Eylül 1980 darbesinin baş aktörüydü.69* Yıllar sonra Carter "12 Eylül hareketinden önce Türkiye, ülke savunması bakımından kritik bir durum içindeydi. Afganistan'daki müdahale ve İran monarşisinin devrilmesinin ardından, Türkiye'yi istikrara sokan hareket avuntumuz oldu, yorumunda bulunacaktı.70* Carter'ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Zbigniev Brzezinski Henze'yi destekliyordu. 1979'da Ayetullah Humeyni'nin iktidara geldiği İran' daki durum Ulusal Güvenlik Konseyi'nde ele alındığı sırada, Brzezinski "Gerek Türkiye gerekse de Brezilya için en iyi çözüm askeri bir darbe olacaktır" görüşünü dile getiriyordu.71* Uluslararası basın organları darbeden bir gün sonra Washington'daki bir Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün "Birleşik Devletler'in askeri darbeden önce, ordu tarafından iktidara el konulacağı konusunda bilgilendirildiğini teyit" ettiğini yazdı. Türk subayları ise daha önce Washington'un rızasını almamış olsalar, müdahalede bulunmayacaklarını açıkladılar.72* Askeri darbe sırasında Türkiye'de yaklaşık 1.700 Bozkurt örgütlenmesi ve bu örgütlenmelerde kayıtlı yaklaşık 200 bin üye ile 1 milyon ülkücü sempatizan bulunuyordu.73* Bunlar darbeye zemin oluşturan 1970'lerdeki gerginlik stratejisi operasyonları için vazgeçilmez birer araçtılar. Ancak artık güvenlik tehlikesi oluşturuyorlardı ve Kenan Evren iktidarını pekiştirmek amacıyla sağcı MHP'yi yasaklayarak diğer bazı MHP üyeleriyle birlikte Alpaslan Türkeş'i ve çok sayıda Bozkurtu tutuklattı. Türk askeri hükümeti, MHP aleyhine Mayıs 1981 'de açılan davanın iddianamesinde MHP'nin 220 üyesini ve yandaşlarını işlenen 694 cinayetten sorumlu tutuyordu.74* Alpaslan Türkeş tutuklanmasına karşın popüleritesini korudu ve 4 Nisan 1997'de hastanede kalbine yenik düşüp öldüğünde cenazesine yarım milyon insan katıldı, Bozkurtlar cenazeye katılmak isteyenler için dünyanın dört bir yanından uçaklar kaldırdılar. Dönemin İslamcı Başbakanı Necmettin Erbakan, Türkeş'in ölümüne kadar Türk siyasi yaşamına damgasını vuran bir kişi olduğunu belirterek; vefakar yaşamı ve hizmetleri nedeniyle daima büyük övgüyle anılacağını ifade etti. Türkeş'i tarihi bir kişilik olarak tanımlayan dönemin Dışişleri Bakanı Tansu Çiller, kendisinin Türkiye'nin demokratik tarihinde özel bir yere konulmaya layık olduğunu söyledi ve Türkeş'le kişisel ilişkilerinin her zaman çok iyi olduğunu ekledi. Eski Emniyet Genel Müdürü Kemal Yazıcıoğlu "Başbuğum, her şeyi senden öğrendim!" dedi.75* Çok sayıda tutuklamanın ardından Türk cezaevleri Bozkurtlar'la doldu; ardından MİT ajanları eski silah arkadaşlarını ziyaret ederek onlara çekici bir teklif getirdiler: Güneydoğu Anadolu bölgesindeki Kürt azınlıkla mücadele etmeleri karşılığında cezaevinden çıkma ve tatmin edici bir gelir.Çoğu teklifi kabul etti ve 1984 'te silahlanıp dağa çıkan sol kanat Kürt hareketi PKK ile savaşmaya başladı.76* İki taraf arasındzki ihtilaf, giderek artan nefret ve radikal şiddet olaylarıyla trmandı. Toplam 25 bin kişinin hayatını kaybettiği çatışmalarda, Türk gölge ordusu kontrgerillanın da yer aldığı belirtiliyordu. Birleşik Devletler'den Ankara'ya silah,helikopter savaş uçaklan gönderilirken milyonlarca Kürt de zorunlu göçe tabi tutuldu. ABD Başkanı Billi Clinton böylesi bir ortamda Türkiye için "Kültürel çeşitliliğin erdemleri üzerine dünyaya gösterilebilecek parıldayan bir örnek" benzetmesini yaptığında, kurbanların aileleri hiç de mutlu olmamıştı.77* NATO'nun gölge ordusunun Kürtler'e karşı girişilen katliamlarda yer alması bugün bile Türkiye ve Washington'daki en büyük sırlar arasında. PKK'ya karşı mücadelede yer alan Türk paramiliter birimlerin eski komutanlarından Binbaşı Cem Ersever, yayımladığı kitapta kontrgerilla ve diğer paramiliter birimlerin PKK 'ya karşı mücadelede yürüttüğü gizli savaş ve terör yöntemlerini anlatıyordu. Afganistan'dan batıya gönderilen uyuşturucuların geçiş yolu Türkiye'de, terör birimlerinin 'Eroin Yolları 'ndan kazandığı vergilerle naSıl zenginleştiğini açıklıyordu. Ersever'in açıkladığı kontrgerilla harekatları arasında, PKK gerillaları kılığına girmiş kontrgerilla üyelerinin köylere saldırıp kadınlara tecavüz ettiği ve insanları gelişigüzel öldürdüğü yanlış yönlendirme harekatları da bulunuyordu. Bu, bölgede PKK'ya verilen desteği zayıflaltmak ve halkı PKK'nın karşısına almak için kullanılan bir yöntemdi.Ersever ek çok eski Bozkurtçu ve benzeri aşırı sağcı kimselerin doğrudan ceza evinden alınarak gölge ölüm timlerine dahil edildiğini teyit ediyordu. Bunlar arsında itirafçı PKK'lılar ve İslamcılar da bulunuyordu. Ersever durumu tüm gerçekliği ile ortaya koyduktan sonra,1993 yılı Kasım ayında klasik kontrgerilla metodlarına uygun biçimde öldürüldü. Erseverin işgenceye uğramış ve kafasından vurulmuş cesedi elleri arasından bağlanmış vaziyette bulundu. ÖZET SONU
KAYNAK Alıntılama gerekçesi olarak yazarın tanıtım amacı ile kısmi alıntılama yapılabilr notuna istinaden dir. GÜNCEL YAYıNCıllK: 245 Açık Tanışma: 11 ıSBN 975-6117-21-4 NATO 'nun Gizli Orduları Kitabın Orijinal Adı: NATO 's Secret A111ıies; Operation Gladio and Terrorism in Western Europe Genel Yayın Yönetmeni: Aysel Akdaş Kapak Tasanmı: Talip Aktaş Birinci Basım: Ekim 2005 Ofset Hazırlık Güncel Yayıncılık Ltd. Baskı ve Cilt: Kayhan Matbaacılık San. Tic. Ltd. Şti. Davutpaşa Cad. Güven San. Sitesi D Blok No: 155 Topkapı / İstanbul/Tel: O 212 576 0136 © Güncel Yayıncılık Ltd. Şti. 2005 © Taylor and Francis Group 2005 Tanıtım için yapılacak kısa alıntılar dışında yayımcının yazılı izni olmaksızın hiçbir yolla çoğaltılamaz. GÜNCEL YAYıNCıLIK LTD. ŞTİ. Çatalçeşme Sk. No: 54/3 Cağaloğlu - İstanbul Tel: O 212511 2237Fax: O 2125228668 e-mail: info@guncelyayincilik.com.tr --------------- Tanıtım için yapılacak kısa alıntılar dışında yayımcının yazılı izni olmaksızın hiçbir yolla çoğaltılamaz ilkesine sadık kalınarak bu kitaptan sadece tanıtım amaçlı bazı alıntılar yapılmıştır. |