nasrettinhocafikra

NASRETTİN HOCA FIKRALARI |
![]() ![]() Hoca’ya sormuşlar :
- “Efendi” demişler, “padişah mı büyük, yoksa çiftçi mi ?” - “Çiftçi büyük elbet” demiş Hoca ve eklemiş; - “Çünkü çiftçi buğday yetiştirip vermezse pâdişah acından ölür.” ![]() ![]() Nasreddin Hoca, kasabadan Kur’an-ı kerim, tefsir ve ilmihal gibi bazı kitaplar almış. Bir çuvala yerleştirmiş.
Çuvalı sırtına almış, eşeğine binmiş köyüne doğru gidiyor. Yolda Hoca'yı görenler :
- “ Bre Hoca, çuvalı niye kendi sırtına aldın ?” diye sormuşlar.
- “Ne yaparsın” demiş Hoca, “zavallı hayvan zaten benim bütün kahrımı çekiyor.
Kendi bindiğim yetmiyormuş gibi çuvalı da ona taşıtmaya gönlüm razı olmadı.” ![]() ![]() Hoca bir gün karısına :
- “Hatun” demiş, “Şu bizim komşu, çarıkçı, Mehmet ağanın adı neydi ?”
- “Kendin söyledin ya, efendi” demiş karısı, “Mehmet ağa.”
- “Canım, dilim sürçtü işte... Ne iş yapar diyecektim.” demiş Hoca.
- “A efendi” demiş karısı, “kendin çarıkçı demedin mi?”
- “Anlasana işte” demiş Hoca, “nerede oturuyor demek istedim.”
- “Efendi, bugün sana ne oluyor?” demiş karısı “Komşu” dedin ya...”
Hoca birden sinirlenmiş.
- “Aman be karı... Seninle de bir türlü konuşulmaz ki!”
![]() ![]() Nasreddin Hoca pazarda dolaşırken, bir papağanın on iki altına satıldığını görünce şaşıp kalarak yanındakilere sormuş:
- “Bu kuş neden bu kadar para ediyor ?”
- “Bu papağandır” demişler, “konuşur.”
Hoca doğru evine gitmiş. Hindisini koltuğunun altına alıp pazara getirmiş.
- “Kaça hindi ?” diye sormuşlar.
- “On beş altın” demiş Hoca.
- “Bir hindi on beş altın eder mi ?” demişler.
- “Görmüyor musunuz !” demiş Hoca; “yumruk kadar papağanı on iki altına satıyorlar.”
- “Onun marifeti var, insan gibi konuşur. Ya seninki ne yapar ?” diye sormuşlar.
- “O düşünmeden konuşur” demiş Hoca ; “Bu da insanlar gibi düşünür.”
![]() ![]() Hoca'nın oğullarından biri yakın köylerin birinde çömlekçilik yapıyormuş.
Bir gün Hoca yanına gidince : - “ Baba, bütün paramı şu çömleklere yatırdım” demiş. Hoca oradan ayrılıp başka bir köyde oturan büyük oğluna uğramış. Oğlu : - “ Baba, varım yoğum şu tarlada, zamanında rahmet yağarsa zengin oldum gitti. Hoca eve canı sıkkın dönmüş. Karısı : - “Hayrola efendi, yüzün neden asık” demiş. - “Benimki bir şey değil” demiş Hoca, “asıl Sen kendi halini düşün. ![]() ![]() Hoca bir gün, yol kenarındaki hayrat ağaçlardan birine çıkmış, incir yemeye başlamış. Yanından geçen bir yolcu seslenmiş:
- “Hey ! Sen kimsin ? Ne yapıyorsun orada ?” - “Ben bülbülüm” demiş Hoca. Adam : - “Öyleyse öt bakalım” deyince, Hoca karga gibi acayip sesler çıkarmış. - “Bu ne biçim bülbül sesi yahu”, demiş adam. “Bülbül hiç böyle mi öter.” - “Ne yapalım” demiş Hoca, “acemi bülbül bu kadar öter!” ![]() |